11.12.2016

İl Müftümüz Selami Emen’den Mevlid Kandili Mesajı

11 Aralık Pazar’ı Pazartesi’ye bağlayan gece, Yüce Rabbimizin âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sas) bir kez daha mevlidi şerifini idrak edeceğiz. Hz. Âdem’den başlayarak ilahi vahyi bizlere ileten Peygamberlik silsilesinin sonuncusu Hatemü’l Enbiya’ya onun âl ve ashâbına, evlâd-ü ‘iyaline, ehl-i beytine salat ve selâm ediyorum. Ülkemiz, vatanımız, milletimiz, gönül coğrafyamız ve topyekûn yeryüzü ahalisi için Mevlid Kandilinin huzur, barış, bereket ve selamete vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

Kendisi insanlığın onuru olan Sevgili Peygamberimizin (sas) insanlığa getirdiği varlık anlayışında insan, yaratılmışların en saygını (eşref-i mahlukât) ve varlığın özüdür (zübde-i âlem). İnsanın fıtrat ve yaratılış itibariyle onurlu bir varlık olması, İslâm’ın varlık, bilgi ve değer anlayışını şekillendiren en temel unsurlardan biri olmuştur.

Bununla birlikte insanoğlunun, son iki yüzyılda bilimsel ve teknolojik alanlarda gösterdiği olağanüstü ilerlemeyi, ne yazık ki insan onurunun korunması ve yüceltilmesi konusunda gösteremediği bir gerçektir. Geride bıraktığımız yüzyıl, daha şimdiden insanlık onurunun had safhada zedelendiği talihsiz bir zaman dilimi olarak anılmaktadır. Ayrımcılık, ötekileştirme, ırkçılık, şiddet, işkence, terör, savaş, gelir adaletsizliği, zulüm, sömürgecilik, eğitim eşitsizliği, emeğe saygısızlık, istismar, kürtaj, açlık ve kıtlık gibi onur kırıcı küresel sorunların kıskacındaki insanlık, tarihte görülmemiş bir sınavdan geçiyor. Göğün kapılarına sırt çeviren insanoğlu, kendi eliyle ürettiği yapay sorunların açılmak bilmeyen kapıları önünde yorgun ve bitkin bir hâlde bekliyor. Bilim ve tekniğin son imkânlarıyla ürettiği en modern anahtarlar, kilitli kapıların açılmasında ona yardımcı olmuyor. Kendi ürettiğinin esiri olan insanlık, kendini hapsettiği karanlık zindanlardan çıkış yolları arıyor. Bu yüzden de özlediği aydınlığı, peşinde koştuğu idealleri ‘nerede’ ve ‘nasıl’ araması gerektiğini yeniden düşünmesi gerekiyor. İşte bu noktada hem Mevlid Kandili hem de bu sene Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” temasının hem ülkemiz insanının hem de bütün insanlığın gündemine taşınması son derece önem arz ediyor.

İslâm’ın, insan onurunu merkeze alarak tesis ettiği insan anlayışının esaslarını Hz. Peygamberin (sas) çağlar üstü örnek hayatında, sünnet-i seniyyesinde, söz ve davranışlarında, en genel hatlarıyla da Veda Hutbesi’nde görmek mümkündür. Rahmet Peygamberi (sas), on binlerce insana hitaben yaptığı o tarihî konuşmasında insanların canlarının, mallarının ve ırzlarının yani kişilik değerlerinin ve insanlık onurlarının dokunulmaz olduğunu bildirmiştir. Böylece o, İslâm’ın, insanın yaşama ve mülkiyet hakkı ile manevî kişiliğine ilişkin bütün haklarını aynı ölçüde güvence altına aldığını ilan etmiştir. Sevgili Peygamberimizin (sas) tanımıyla iyi Müslüman, din kardeşinin canına ve malına olduğu gibi kişilik onuruna da saygı gösteren ve onun şahsiyetini dokunulmaz gören kimsedir.

Şurası iyi bilinmelidir ki insanı onurlu veya onursuz kılan temel ölçüt, davranışlarıdır. Davranışları kendisini onurlandırmayan kimseyi haricî hiçbir aidiyet onurlandıramaz. İnsan, ırk, renk, zenginlik, soy-sop gibi maddî, izafî ve geçici ölçülere göre değerlendirilmemelidir. “Nice kapılardan kovulmuş üstü başı perişan insan vardır ki, Allah’a yemin etse Allah onu yemininde haklı çıkarır” buyuran Sevgili Peygamberimiz (sas), insan onurunu maddî ölçütlerle değerlendirmenin yanıltıcı olabileceğine işaret etmiştir. İnsan bizatihi değerli ve onurlu bir varlıktır. Efendimizin (sas) nazarında onun siyahı da değerlidir beyazı da; fakiri de onurludur, hizmetçisi de.

İnsan onurunun beşerî ve ilahî yönü birbirinden ayrı tutulamaz. Bütünüyle insanı merkeze alarak aşkın hiçbir gerçekliği tanımayan bir bakış açısı, insanı bir bütün olarak kuşatmaktan uzak olacaktır. İnsan ve insan onuru, maddesi ve manasıyla, bedeni ve ruhuyla bir bütündür, parçalanamaz. Hiçbir insancıl düşünce ve ideoloji, İslâm’ın insan onuru konusundaki ayrıcalıklı konumuna alternatif oluşturamaz. Aşkın değerlerden soyutlanmış, metafizik ilkelere bağlı olmayan bir ‘insan onuru’ insana hak ettiği değeri veremediği gibi insanı daha da onursuz bir hale getirmektedir.

Sevgili Peygamberimizin (sas) kutlu doğumu vesilesiyle bugün bir kez daha hatırlatmak isterim ki insanın ucuzladığı, bir meta haline dönüştüğü, insan onurunun göz ardı edildiği, zedelendiği, ayaklar altına alındığı, insanlığın kaybolmaya yüz tuttuğu, insanı onursuzlaştırma, itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve değerlerinden soyutlama gayretlerinin küresel ölçekte politikalar haline geldiği günümüzde bütün âlemleri onurlandırmak için gönderilen rahmet yüklü adalet, hikmet yüklü ahlâk peygamberinin onur mücadelesini ve insana bakışını yeniden keşfetmeye ve bu keşfimizi toplumun bütün katmanlarına açmaya her zamankinden daha fazla muhtacız.

Hiç kuşkusuz kutlu doğumunu idrak edeceğimiz Efendimizin (sas) örnekliği ve rehberliği, insanlığın bugün içine düştüğü her türlü badireyi atlatması, zedelenen insanlık onurunun tekrar yücelmesi ve özlenen aydınlığa kavuşması yolunda yegâne melcedir.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde başta Haleb’de zulüm, açlık ve şiddete maruz kalan kardeşlerimiz olmak üzere Mevlid Kandilimizin bütün Müslümanlara huzur getirmesini, insanlığın içine düştüğü sıkıntıların aşılmasında kardeşlik bağlarımızın güçlenmesine ve yeni rahmet kapılarının açılmasına vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan diliyorum. Rabbimiz dünyanın çeşitli yerlerinde varlık mücadelesi veren kardeşlerimize rahmetiyle, nusretiyle muamele eylesin! Başta Halep olmak üzere dünyanın muhtelif yerlerinde katliamlarda hayatını yitiren kardeşlerimize rahmet eylesin! Yaralanan kardeşlerimize acil şifalar ihsan eylesin! Alem-i İslam’ı içine düştüğü fitnelerden, tefrikadan, cehaletten, kan ve gözyaşından kurtulmasını nasip eylesin. Milletimizin ve tüm İslâm âleminin Mevlid Kandilini en kalbi duygularımla kutluyorum.

Düzce İl Müftüsü

Selami EMEN